Çocukluk Döneminde Sağlıklı Beslenme

Yenidoğan ve süt çocukluğu dönemi

Bebeklerin sağlıklı bir şekilde doğması annenin yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesi ile mümkündür. Gebelikte artan enerji ve protein ihtiyacının karşılanamaması sonucu annede ağırlık alımında düşüklük, kansızlık, diş çürükleri, kemik erimesi (osteomalazi), ödem ve yüksek tansiyon görülür. Emziren bir annenin de kendi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayacak, vücuttaki besin yedeğini dengede tutarak salgılanan sütün gerektirdiği enerji ve besin öğelerini alması gerekmektedir. Annenin salgıladığı süt, aldığı besinlerin bir ürünüdür. Gebe kadınlara folik asit ve demir desteği yapılmalıdır.

Bebek doğar doğmaz ilk bir saat içinde anne göğsüne koyularak emzirilmeleri sağlanmalıdır. Böylece bebeğin kendisini hastalıklardan koruyacak kolostrumu (ağız) alması sağlanır. Bununla birlikte ülkemizde bebeklerimizin sadece yarısı ilk bir saat içinde emzirilmektedir. Bebeklerimizin sadece % 85´i ilk gün anne sütü almaktadır. Bu nedenle hastanelerimizin tamamının "Bebek Dostu Hastane" olması, anne ve bebeklerin 24 saat aynı odada tutularak emzirilmelerinin teşvik edilmesi gerekmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü bebeklerin doğumdan itibaren ilk 4-6 ay sadece anne sütü almalarını (başka ek gıda ve su verilmeden) önermektedir. Su dördüncü ayda verilirken, ek gıdalar 4-6. aylar arasında başlanmalıdır. Baş-boyun kontrolünun tamamlayan (Bebeğin başını dik tutması), oturabilen, el ve göz koordinasyonunun gelişen, oyuncaklarını ağzına götüren, dil çıkartma refleksinin kaybolan, kaşıktan yiyecekleri alabilen, ağzını açması ve yutma ve çiğneme koordinasyonu gelişen bebeklere ek besin başlanabilir. Bununla birlikte, 0-3 aylık bebeklerimizden sadece % 9,4´ü tek başına anne sütü almaktadır. Bu da bebeklerin anne sütünden yeterince faydalanmalarını engellemekte, sık enfeksiyon geçirmelerine neden olmakta ve anne sütünün erken kesilmesine neden olmaktadır.

Anne sütüne iki yaşına kadar devam edilmelisi önerilirken ülkemizde ortanca emzilme süresi 12 aydır.

İnek sütü, demir içeriğinin yeterli olmaması, içerdiği demirin yararlanılabilirliğinin düşük olması, barsakta gizli kanama yapması, allerjen proteinler içermesi nedeni ile bir yaşından küçük çocuklara verilmemelidir.

Ek gıdalara geçiş döneminde uygun ek gıdaların verilmemesi sonucu bu dönemde anemi sık görülmektedir. Süt çocukluğu döneminde görülen ve üç aydan uzun süren kansızlığın tedavi edilse bile okul çocuğunun başarısını etkilediği gösterilmiştir. Bu nedenle dördüncü aydan itibaren demir desteği önerilmektedir.

Yenidoğan bebeklerin tamamına doğar doğmaz vitamin K verilmelidir. Anne sütü D vitamini yetersizdir. Bu nedenle 15. günlükten itibaren bir yaşına kadar bebeklere 400 IU D vitamini verilmelidir. Aynı zamanda çocukların sabah saat 11:00 veya akşam saat 16:00´da bir saat güneşe çıkarılmaları gerekmektedir. Yeterli vitamin D almayan ve güneşe çıkmayan çocuklarda raşitizm görülmektedir.

İçme sularındaki florür miktarı 0.3 ppm’in altında ise diş çürüklerinin önlenmesi için, çocuklara altıncı aydan sonra 0.25 mg/gün florür verilmesi gerekmektedir. Bu uygulamanın yaygınlaştırılması için Türkiye florür haritasının çıkması ve florürü bakımından fakir bölgelerin saptanması gerekmektedir.

Süt çocukluğundaki ve çocukluk çağındaki hatalı beslenme hipertansiyon, obesite, besin allerjisi ve atheroskleroz (damar sertliği) gibi erişkin döneminin bazı kronik hastalıklarına neden olmaktadır. Ek gıdalara başlanma döneminde çocuğun tuz ihtiyacı yoktur ve tuzsuz besinleri kolayca alabilir. Bu nedenle ilk bir yıl içinde bebeğin yiyeceklerine tuz katılmaması önerilir. Bu dönemde tuzlu besin alan çocukların hayatlarının ileri dönemlerinde de aşırı miktarda tuzlu besin tükettikleri bulunmuştur. Ailede allerji öykü olan bebeklerde emzirme döneminde annenin diyetinden allerjen besinlerin çıkartılmalı ve çocuğa da bu besinler geç başlanmalıdır.

Çocuğun büyümesinin izlenmesi çok önemlidir. Annelerin çocuğun belli aralıklarla tartılması gerekliliği, nasıl tartılacağı ve grafik üzerine nasıl işaretleneceği konusunda eğitilmesi gereklidir. Çocuğun büyümesinde duraklama olduğu anda doktora başvurulmalıdır. Hekim, ilgili sağlık personeli ve anne ile beraber sonucu değerlendirmelidir. Büyüme duraklaması erken tespit edilmezse malnütrisyon gelişebilir. Çocuğun ilk altı ay içinde her ay, ikinci altı ayda 2 ayda bir, ikinci yıldan sonra 3-4 ayda bir tartılmalıdır. Ayrıca her sağlık kuruluşuna başvuruda vücut ağırlığı, boy ve baş çevresi alınmalıdır. Dengeli beslenen ve büyümesi izlenen bir çocuk ilerki yaşamında sağlıklı bir erişkin olacaktır.

Okul çağı çocuğunun beslenmesi

Okul öncesi çağda çocuğun yeme alışkanlıkları ailenin beslenme alışkanlıkları tarafından belirlenmektedir. Bununla birlikte, çocuğun okulda beslenme konusunda kontrolsüz olması, anne-babanın çalışması çocuğun hatalı beslenme alışkanlığı edinmesini kolaylaştırır. Çocukların okuldan çıkarken çevrede bulunan satıcılardan yiyecek aldıkları ve en fazla satın alınan yiyeceklerin simit, sandviç, pamuk helva, tatlı, patlamış mısır olduğu bulunmuştur. Okul çağındaki çocuğun doğru ve dengeli beslenmesinde aile-okul işbirliği şarttır.

Okullarda sağlık ve beslenme eğitimine önem verilmelidir. Öğrenciler doğru ve dengeli beslenme konusunda beslenme rehberliği ve eğitimi ile bilgilendirilmelidir. Ailenin, okul yönetimindeki kişilerin, öğretmenlerin ve kantin işletmecilerin beslenme eğitimi de yapılmalıdır.

Yemekhanede çıkan yemeklerin besleyici değerleri kontrol edilmelidir. Okul kantinleri iyi denetlenmelidir. Eğitilmiş bir kantin işletmecisi çocuklar için gerekli besin maddelerini pazarlamaya çalışır. Okul dışında satıcıların açıkta yiyecek satmalarının engellenmelidir.

Gençlere ara öğünlerde, taze sebze ve meyvanın eklenmesi, yağda kızartılmış besinlerden kaçınılması, kremalı ve sodalı içecekler yerine az yağlı süt ve ayranın tercih edilmesi gerekmektedir.

Hastalık sırasında beslenme

Enfeksiyon hastalıkları çocukların beslenme durumunu bozar. Enfeksiyon hastalıkları sırasında çocuğun iştahsız olması nedeni ile besin maddelerinin alımı azalmaktadır. Hastalık nedeni ile de çocuğun kayıpları ve ihtiyacı artmaktadır. Bu durumda sık sık ve azar azar beslenmelidir. Hastalık iyileştikten sonra hastalık süresi kadar süreyle bir ek öğün verilmelidir. Böylece malnütrisyon gelişmesi önlenebilir.

Hastalıklardan korunma tedaviden daha kolaydır. Bu nedenle çocukların aşılarının tam yapılması, sağlıklı içme ve kullanma suyu temini, yeterli ve dengeli beslenme gereklidir. Sağlıklı içme ve kullanma suyu temini mümkün değilse sular kaynatılarak ya da klorlanarak kullanılmalıdır.


Konular