Gıda Alerjisi

Zannedildiğinin aksine gerçek gıda alerjisi çok ender görülen bir durumdur. Çocuklarda % 1 veya en çok %2 oranında görülürken, erişkinlerde bu sayı 1000'de 1-2 dolayındadır. 1985'te İngiltere'den yapılan bir araştırmada High Wycombe'de 30.000 kişiye gıda. alerjileri olup olmadığı sorulmuş, sonuçta araştırmaya katılanların %7'sinin kendisinde herhangi bir gıdaya karşı alerjisi olduğuna inandığı görülmüştür. Ancak daha sonra bu grup incelendiğinde gerçek gıda alerjisinin ancak 10.000'de 23 oranında olduğu bulunmuştur. Peki bu insanların zaman zaman yaşadığı kaşıntılar, nefes darlığı, ishal, karın ağrısı gibi yakınmaların sebebi nedir ve hiç gıdalarla ilgisi yok mudur? Elbette ki vardır, ancak klasik olarak bilinen alerji yolu dışında da gıdalar intolerans yolu ile de insanları etkileyebilirler. Ülkemizde yapılan az sayıdaki araştırmalar da toplumun %5'inin kendisini herhangi bir gıdaya karşı aIerjik olarak değerlendirdiğini ortaya koymuştur.

GIDA ALLERJİSİ

Hipersensitivite veya aşın duyarlılık reaksiyonu olarak da bilinir. Burada gıdaların bazıları vücuttaki immün sistem tarafından alerjen olarak tanımlanır ve bunlara karşı antikorlar,yani özel immün sistem molekülleri oluşturulur. Alerjen tabiatındaki gıdalar ile vücudun askerleri olan antikorlar karşılaşınca ortaya bir çok kimyasal maddeler salınmaktadır. Örneğin histamin bunlardan biri olup bazı alerjik reaksiyonların da sebebidir. Kişinin gıdalara karşı alerjik olup olmaması bazı faktörlerce belirlenir (alerjinin ailesel geçişi, yaş, yeme alışkanlıkları ve kişinin geçirdiği bazı infeksiyon hastalıkları gibi). Gıda alerjisine en sık olarak yol açan gıdalar; elma, kuruyemiş, domates, süt, yumurta, ıspanak, üzüm, muz, bezelye, Hindistan cevizi, kabuklu deniz mahsulleri, salyangoz, ananas, soya fasulyesi, bazı balıklar ve tavuktur.

TEDAVİ

En etkili tedavi yöntemi, elbette ki diğer alerji hastalıkları tedavisinden farksız olarak duyarlı olunan gıdadan uzak durmak, onu yememektir. Tabii bunu söylemek kolay ama günlük pratikte uygulanması pek o kadar da kolay bir iş değil. Özellikle ülkemizde dışarıda yenen veya hazır olarak alınan gıdalarda bu ayırımın nasıl yapılabileceği önemli bir sorun. Hangimiz bakkaldan aldığımız çikolatanın içinde nelerin ve hangi miktarda olduğunu biliyoruz ki. alerjik olan kişiler her şeyden önce bir alerji kliniğinde incelenmeli ve nelere karşı duyarlı oldukları kesin olarak ortaya çıkmalıdır. Bu ancak bir uzman denetiminde yapılan bazı deri / kan ve oral provokasyon testleri ile olmaktadır. Kişiler bu esnada yedikleri her gıdayı ve olmuşsa alerjik reaksiyonları bir not defterine kaydederek doktoruna yardımcı olur. Eğer alerjinin sebebi tespit edilebilirse belki de kişiler ömür boyu bunlardan uzak duracaktır.

Tabii duyarlılık zamanla da kendiliğinden düzelebilmektedir: Eğer diet tedavisi etkisiz ise veya hasta uyamıyorsa o zaman bazı antialerjik ilaçlar devreye girmektedir. Bazı dış ülkelerde sadece gıda alerjisi olan kişiler için özel danışma merkezleri bulunmaktadır. Örneğin Hollanda'da LIVO (The Duch İnfonnation Center for Food Hypersensitivity) veya Avrupa için ALBA (Databank for Food Hypersensitivity). Ayrıca sadece gıda alerjisi olan hastaların kendi aralarında kurduğu dernekler de bu alanda faaliyet göstermektedir.

BAZI ÖZEL TÜR GIDA ALLERJİLERİNE ÖRNEKLER

İNEK SÜTÜ ALLERJİSİ

Belirtileri hayatın ilk aylarında (genellikle ilk 6 ayda; ishal, kusma, kanlı dışkılama, huzursuzluk, ağlama şeklinde) kendini gösterir. İnek sütü yüksek derecede alerjenik proteinler içermektedir. Bu proteinler ısıya dayanıklı olduğundan yapılan ve alerjenik etkileri kaynatıldıktan sonra da devam eder. İnek sütüne alerjisi olan çocukların erişkin hayatlarında da sütü tolere edememeleri sık rastlanan bir durumdur. İnek sütü çocuğun diyetinden çıkarılıp, bunun yerine keçi sütü veya soya içeren gıdalar verilebilir. Ne yazık ki inek sütüne aIeljik olan çocukların bazıları bu gıdaları da tolere edememektedir. Alerjik çocuklar için en iyi gıda hiç şüphesiz anne sütüdür. Bazen bu çocuklar anne sütüne karşı da reaksiyon gösterebilir. Ancak bunun en sık rastlanan sebebi, annenin o esnada inek sütü içmesi ve çocuğa kendi sütü ile bu yabancı proteinleri vermesidir. Yani çocuk aslında anne sütüne değil annesinin sütüne karışmış inek sütü proteinlerine karşı reaksiyon vermektedir.

YUMURTA ALLERJİSİ

Bu alerji kendi başına olabileceği gibi, inek sütü alerjisi ile beraber de olabilir. Bazı çocuklar bir yaşından sonra sadece yumurtanın sansını yiyebilir. Bu alerjinin önemi; kızamık veya kabakulak aşılarının tavuk embriyosunda hazırlanması nedeniyle, eğer bilinmeden aşılanma yapılırsa hayatı tehdit edici alerjik reaksiyonların başlayabilmesindendir. Çünkü hayvan proteinlerine karşı alerjilerde çok sık çapraz reaksiyonlar görülmektedir. Hayvan proteinlerine alerji, çocuklar büyüdükçe kendiliğinden azalıp, kaybolabilir.

BALIK ALLERJİSİ

Alerjik kısım balığın adalelerinde yani etindedir. Bazı kişiler bütün balıklara alerjikken bazıları da sadece belli balıklara karşı alerjiktir. Bu kişiler en der olarak mektup pullarını yaladıklarında bazı alerjik yakınmalar ortaya çıkabilir. Çünkü pulların arkalarındaki zamklar balık kemiklerinden yapılmaktadır.

KABUKLU DENİZ HAYVANLARINA ALLERJİ

Bunlara alerji sadece bir türe karşı olabileceği gibi hepsine birden de olabilir.

SEBZE ve MEYVE ALLERJİSİ

En belli başlıları; elma, ve armut, sert çekirdekli meyveler (kiraz, vişne, kayısı, şeftali vs), ceviz, fındık, badem, ıspanak, domates, maydanoz, kereviz ve bezelyedir. Ülkemize son yıllarda gelmeye ve tüketilmeye başlayan egzotik meyvelere karşı da alerji gelişebilmektedir. Örneğin Kiwi'ye duyarlı kişiler sadece yemek değil ellemek veya keserken bile aIerjik reaksiyonlar başlayabilir .

Meyve ve sebzelere alerjisi olanların çoğunluğu pollen alerjik kişilerdir. Örneğin kuzey Avrupa'da pek yaygın olan Huş ağacı polenine (birch, birke, björk, betula verrucosa) alerjik olanların yarısında elma alerjisi bulunur. Çimen polenine aIerjik olanların belli bir bölümünde de maydanoz alerjisi vardır. Huş ağacı ülkemizde pek yaygın olmadığı için bunun polenlerine karşı alerji, genelde kuzey Avrupa'da çalışan işçilerimizde görülmektedir. Meyve ve sebze proteinleri termolabil olup ısıtıldıklarında bozulurlar, alerjik kişiler tarafından da yenebilirler.

Önemli bir noktayı tekrar vurgulamakta yarar olduğu kanısındayım. Gıda alerjisi olan çocuklar büyüdükçe, duyarlı oldukları gıdaları, daha iyi tolere etmeye başlarlar. Gıda alerjilerinin çoğu 2 ile 4 yaş arasında kaybolur. İnek sütü veya yumurta alerjisinin zamanla kaybolmasına rağmen neden balık veya bezelye alerjisinin yıllarca sürdüğü henüz bilinememektedir.


Konular